Yok Hükmünde

Yayınlayan: admin
0 Yorum 555 Okunma

Duyulmaz olduğunu düşünüyordu çoğu zaman, bazen de görünmez olduğunu.
İnsanların karşısına geçip ağzını açtığında orada değilmiş gibi hareket ediyorlar, sesine
yabancı davranıyorlardı. Bakışlarıysa o saydammış içinden geçiyordu.
Elindekilerle masalara her gelişinde aynı şey oluyordu. Bazen mendil, bazen patik,
bazen çakmak veya tükenmez kalem. Tavır hep aynıydı. Birisi vardı karşılarında ama insanlar
onu görmüyordu. Görmüyor da değildi aslında. Yok sayıyorlardı daha çok. Sadece bir
kelimeyle olumsuz cevap vermeye bile gerek görmüyorlardı. Onların dünyasında var
olmasına izin yoktu.
Hepsinin çok mühim işleri vardı. Mesela şuradaki yaşlı teyze telefonunda oyun
oynuyordu. Yan masada oturan sakallı genç ıslak mendille ayakkabılarını siliyordu. Şu
kızların olduğu masada herkes birbirinin ve kendisinin resmini çekiyordu. Arka masada
oturan önemli iş adamı purosunu tüttürerek bacak bacak üstüne atmış önemli bir iş
konuşuyordu. Orta yaşlı çift biralarını yudumlayıp yurtdışına gönderecekleri oğullarını
konuşuyorlardı. Herkesin işi ve derdi önemliydi yani kendince.
Sadece çocuğun bir vasfı ve değeri yoktu uzayda. Bir ünlem geldi kulağına. Hani kedi
kovalar gibi bir ses. Döndü sesin sahibine, patrona. ‘’Çık dışarı,’’ dedi adam. Çocuğu bir tek o
görmüştü.

Yorum Yap

Bu web sitesi, deneyiminizi iyileştirmek için tanımlama bilgilerini kullanır. Bu konuda sorun yaşamadığınızı varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası