Yürek yangını evlat acısını
Azığıyla birlikte koydu heybeye
Karayağız kartal bakışlı Selim
At sırtında kuşandı silahını
Celep götürdü bülbülan yaylasına
Geride iki avrat beş evlat vardı
Evinin tek direği kendisi
Geçim ister avatarlar
azık ister evlatlar
Acısını yudum yudum içti
Koyuldu rızık peşine
Hopalı tüccar bekler
Gün doğmadan yola revan oldu
İki çoban bir de Selim
Anlaştı tüccarla iyi de kârlı
Aldı evin eksik gediğini
Berfu’nun birinci sigarasını
Küçük karının yeşil fistanını
Dört yaşındaki Gülo kızın
Bez bebeğini de almıştı
Tıraş olurum diye jileti
Unutmadan en başından alıp
Koydu mintanının sol cebine
Umutlu mutlu köyün yolunu tuttu
İki çoban bir de kartal bakışlı Selim
Rakım yüksek dağ havası
Gök gürlemeye başladı
Yağmur geliyor atları sürdüler
Dört nala şahlanarak
İki çoban bir de Selim
Yer yerinden oynadı sanki
Hava karardı karardı
Yağmur kıyamet günü gibi
Atları çekip daldalandılar
Bir kayanın dibinde
Bülbülan yolunda
İki çoban bir de Selim
Şimşekler çakıyor yağmur
Çıldırmış gibi yeryüzüne iniyordu
Sol cebindeki jilet nereden bilirdi
Azrayili olacak
Yıldırım çekti kalbine jilet
Sessizce canı çekildi oracıkta
Mayil ini gördü son anında
Gülümsüyordu babasına
Hoş geldin babam diye
Yıldırım
268
Önceki Gönderi