Tatlı

Yayınlayan: admin
4 Yorumlar 654 Okunma

Öğlene kadar kenti gezmişler, çok yer görmüşler ama bir o kadar da yorulmuşlardı. Öğle yemeğini tarihi bir handaki kadim ve meşhur bir lokantada yemek hem cazip hem de dinlendirici bir mola olacaktı.

Yöresel tatların afiyetle tüketildiği keyifli bir yemekten sonra sıra, tatlılara gelmişti. Âdet olduğu üzere şef garson kısa bir sunum için konuşmaya başladı.

“Efendim tatlılarımız çok meşhur ve leziz olup özellikle bu tatlının mazisi bin dört yüz yıla kadar dayanmaktadır” deyince küçük kız dayanamayıp lafa karıştı.

“Ooo! Çok iyi dayanmış! Yani çok dayanıklıymış değil mi anne?”

Masadakiler gülmeye başladı.

“Ha ha ha! Kızım abinin kastettiği şey başka, yanlış anladın.”

“Ama anne, abi öyle dedi; bin yıl falan dayanmış işte!”

Babası araya girdi gülümseyerek.

“Beş yaşındaki çocuk ne bilsin mecazın ne olduğunu? En azından rakamı anladı.”

“Hayııır! Bi kerem ben beş değil beş buçuk yaşındayım baba! Bi de cazın ne olduğunu biliyorum ben, tamam mı?”

“Öyle mi hanımefendi? Söyleyin bakalım öyleyse, neymiş bu caz dedikleri şey?”

Çocuk biraz düşündü ve bilmiş bilmiş cevapladı babasını.

“Kötü bi şey caz.”

“Aaa! Neden kötüymüş ki?” diye sordu annesi bu sefer.

“Çünkü televizyonda görmüştüm; bi adam öbürüne sinirli sinirli, kes be caz yapma demişti. Kötü bi şey olmasa neden sinirlensin ki caz yapmasına, öyle değil mi?”

“Ha ha ha! İlahi Selincim, onu da yanlış anlamışsın bi’tanem!”

Çocuk biraz bozulup tersledi annesini,

“Hiç de bilem, siz bilmiyosunuz işte!”

Tatlıdan birer porsiyon sipariş verdikten sonra, günün geri kalanında neler yapacakları hakkında heyecanlı bir sohbete daldı anne ve babası. Onlar konuşurken çocuk da ara ara masanın altına girip çıkıyordu. Durumu göz ucuyla fark eden anne kızını ikaz etti.

“Kızım doğru dur lütfen, hadi yemeğini de bitir artık!”

Tatlılar servis edildiğinde hala masanın altında olan çocuğunun tabağını boş gören annesi çok sevindi ve kızına seslendi.

“Seliiin! Aferim sana, yemeğini bitirmişsin! Şimdi çık oradan da tatlını ye bakalım.”

“Tamam anne arkadaşımla bişi konuşup gelicem şimdi” diye bir cevap geldi masanın altından.

Endişelenen babası annesine dönüp kısık bir sesle sordu,

“Nurcan! Hala devam ediyor galiba şu hayali arkadaş meselesi ya!”

“Yooo! Bir aydır filan öyle bir şey yoktu! Nereden çıktı ki şimdi, hiç anlamadım!”

Endişesini hissettirmemeye çalışarak kızına seslendi babası.

“Selin hadi ama çık artık şu masanın altından kızım! Hem sen kiminle konuşup duruyorsun orada bakayım?”

Masanın diğer ucunda birden beliren çocuk, elinde bir kediyle ve yine bilmiş bilmiş cevapladı babasını.

“Arkadaşımla konuşuyoduk baba! Eti çok severmiş ama tatlıdan hiç hoşlanmazmış. Annem gibi o da diyet yapıyo galiba, baksanıza hem çok zayıf hem de tatlı yemediğine göre…”

4 Yorumlar

Harika

admin 18 Şubat 2024 - 15:18

Öykünüzdeki bu tatlı ve eğlenceli aile sahnesini okurken, masanın etrafında toplanmış, birbirleriyle sohbet eden, gülen bir aileyi hayal etmek zor olmadı. Hikayeniz, sıcak bir öğle yemeğinde geçen bu basit ancak unutulmaz anları, okuyucunun zihninde canlandırmayı başarıyor.

Küçük Selin’in masumiyeti ve saf düşünceleri, yetişkinlerin dünyasında sıkça karşılaştığımız karmaşıklıklara neşeli bir bakış açısı getiriyor. Onun tatlılar üzerine yapılan konuşmayı yanlış anlaması ve “caz” kelimesi üzerinden gelişen diyaloglar, okuyucuya hem gülümseme hem de derin bir içtenlik hissi veriyor. Bu diyaloglar, çocukların dünyasının saflığı ve onların etrafındaki dünyayı nasıl algıladıklarına dair gerçekçi bir bakış sunuyor.

Öykünüz, aile içi ilişkilerin sıcaklığını, neşesini ve zaman zaman yaşanan küçük yanlış anlamaları ustalıkla işliyor. Selin’in hayali arkadaşıyla konuşurken bulunması ve sonrasında ortaya çıkan “arkadaşının” aslında bir kedi olduğunun anlaşılması, hikayeye tatlı bir sürpriz katıyor. Bu durum, çocukların hayal gücünün sınırsızlığını ve masumiyetini vurguluyor.

Masanın altından çıkan kediyle olan diyalog, hikayenize hem mizah hem de bir ailenin günlük yaşamındaki basit mutlulukları yakalama becerisi katmış. Küçük detaylar ve çocukların dünyasına yapılan bu sevimli dalış, okuyuculara günlük hayatın içindeki küçük kaçamakları ve aile bağlarının önemini hatırlatıyor. Teşekkür ederiz. su degirmeni ailesi olarak yazılarınızın devamını bekleriz

Cevap Ver

Teşekkürler

Ender Arslan 19 Şubat 2024 - 10:26

Detaylı yorumunuz ve nezaketiniz için çok teşekkür ederim.

Cevap Ver
Hümeyra Arıcı 19 Şubat 2024 - 12:22

Sıcacık bir aile tablosunu çok güzel betimlemissiniz..Kaleminize sağlık.. Tebrikler..

Cevap Ver

Sıcak ve samimi bir ailenin yaşadıkları bir anı

İlkay 19 Şubat 2024 - 16:06

Sanki orda yan masalarında ben de yemek yiyor ve onların konuşmalarına dahil oluyormuş hissi ile okudum. Çok beğendim.Tebrikler…

Cevap Ver

Yorum Yap

Bu web sitesi, deneyiminizi iyileştirmek için tanımlama bilgilerini kullanır. Bu konuda sorun yaşamadığınızı varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul Et Devamını Oku

Gizlilik ve Çerez Politikası