Sabah işini bitirip, çocuklarını okula gönderen kadınlar sözleşmişler gibi apartman kapılarında toplanır bir iki saat hasbihâl ederlerdi.Köyünden betonlaşmış kentlere göç edip gelen insanlar belli alışkanlıklarından vazgeçmediklerini göz önüne sergiliyorlardı…
Herbiri elişi poşetini koltuğunun altına sıkıştırıp, elinde minderiyle girişteki merdivenlerde yerini alırdı. Bazen de sabah kahvelerini orada içerlerdi.
İlk gelen hep Ayşe Hanım olurdu. Çoluk çocuğunu evlrndirmiş , deyim yerindeyse, ununu elemiş, eleğini asmıştı dul kadın. Evde sabahı zor edip bir an evvel sokağa atardı kendini.
Yeşil kilimi girişte, güney yönüne doğru serip minderini atıp oturdu yere. Her zamaki tiz sesiyle yukarı kata bağırdı” huu…Havva Hanım gelmiyon mu?? Hadi in aşşağı bekliyom.! ” Radyosunu da her indiğinde mutlaka yanına alımayı ihmal etmezdi. Arkası yarını komşularıyla birlikte kaçırmdan dinlerlerdi. Küçücük radyonun antenini uzatıp, istasyon düğmelerini gezindi, epeyce çabadan sonra bir yerde durmaya karar verdi.
Nuri Sesigüzel söylüyordu” senin en güzel yerin kahverengi gözlerin…”
Havva elişi poşetini yoklayıp son bir kez kontrol etti, her şey yerli yerindeydi. Aceleyle merdivenleri inerken sekiz numarada apartmanın yeni gelini Süheyla ile karşılaştı. ” Hadi aşşağı iniyom gız gel sen de. ” Sabah sabah kakaolu kekin kokusu apartmanı sarmıştı kokunun nereden geldiğini düşünürken Süheyla’ nın evinde piştiğini anladı.
Elindeki toz beziyle kapının önünü silen genç kadın “az işim kaldı abla halledeyim geliyom. Fırına kek koydum kahvenin yanında yeriz ” dedi.
Merdiven basamaklarını ikişer ikişer atlayarak indi ahiretlisinin yanına.
—-Huriye’ nin ziline de basıvereydin , yukarı doğru bağırdım emme duymadı beni. Bugünkü sabah kahvemizi o yapacaktı unutmamış ola.
—-Çağırdım o da birazdan iner. Yeni mi başladın bu örgüyü yelek mi örüyon ? Rengi pek güzelmiş..
Ayşe kadın lila renkli örgüsüne yeni başlıyordu,koltuğunun altına metal şişinin birini sıkıştırmış, işaret parmağına doladığı ipi bir ters bir düz,diğer elindeki şişe ilmek ilmek diziyordu.
—- ” Benim toruna kazak başladım şu senin kıza ördüğüm yelpaze modelinden. Bak Havva bacım,üstüne sen geldin çabuk biter inşallah..”
—-“Tez canlıyımdır biter, biter.! Sen örmeye gayret et hayırlı olsun”
Merdivenin diğer ucuna minderini atıp oturdu ahiretlisinin karşısına. Çeşitli renklerde naylon masuraları çıkardı poşetinden. Ev temizliğine gide gele derisi yıpranmış ince kemikli ellerinin yeşilimsi damarlarını soğan zarı gibi ince bir tabaka örtmüştü. Parmakları ince uzun narin yapılıydı. Mekikleri çıtırtılı bir sesle seri bir şekilde sararken çıkardığı ses su şırıltısı gibi dökülüyordu.
—-Ayşe bacım beş tane oya siparişi aldım, haftaya kadar bitirmeliyim, benim oğlan askerde biliyon, elimin işiyle ona harçlık gönderiyom. Hayırsız babasında iş yok, öğlen vakti olmuş hâlâ zıbarmış yatıyor. Üçte alacağı yok, beşte vereceği, umurunda değil çoluk çocuk.! İçki parası olsun, dünya yansa düşünmez vallahi. Gündeliğe gidiyom arta kalan zamanlarda da şu mekik oyalarımı satıp
geçimimizi sağlıyom.”
—-“Ah bacım bilmem mi senin ne fedakâr kadın olduğunu, güzel de yapıyon mekik oyasını,bu konuda üstüne kimseyi tanımam vallahi.”
Süheyla da elişisini çıkarıp, kınalı parmaklarıyla kasnağının iyice sıkıştığını kontrol ettikten sonra, beyaz etaminine bahar dalları modelini işlemeye başladı. Bir eliyle kasnağı sıkıca kavramış, diğer eliyle de iğnesini aynı hizada git gel yapıyordu. İşini ustalıkla yapan kadın, iğneyi hedefi almış bir okçu gibi pür dikkat aynı noktaya bakıyordu.
Havva çift mekik çalışacaktı birini sarıp doldurduktan sonra diğer mekiği baş parmağı ile işaret parmağı arasında zarif bir incelikle tutmuş ilmek atıyordu. Mekik sesi İspanyol dansı yapan çingene kızın ayak seslerini anımsatıyodu.
Narin parmaklarından dökülen ilmekler kısa sürede yarım metre boyunda oya olmuştu.Krem ve yeşil renkli ipliklerin uyumuyla işlenmiş oya Türkan Şoray ‘ ın kirpikleri modeliydi.
Huriye de kahve tepsisiyle geldi yerini aldı.Buram buram kahve ve kek kokusu birbirine karışmıştı. Oracıkta toplanan kadınların şen kahkaları arkası yarınının başlamasıyla aniden kesildi. Herkes kulak vermiş pür dikkat dinliyordu…
Sabah Kahvesi
419
Önceki Gönderi