Ateş püskürüyordu kadın. Elindeki odun dolu kovayı sobanın önüne sertçe bıraktı. Bir taraftan da kocasına laf yetiştiriyordu.
— Babam da aynısını yaptı, okutmadı beni.Oysa ne kadar da hevesliydim. Okuyup da ne olacak? dedi. Evlensin sahip bulsun başına namusunu korusun, çoluk çocuğa kavuşsun.Oysa ki okuyup ekmeğimi elime alıp evlenseydim çok daha güzel olurdu hayatım, bilemedi bunu rahmetli. Aynı şeyi biz yapmayalım bey gel etme eyleme günaha girmeyelim kız okumaya çok hevesli.
Adam elindeki gazeteyi kapatıp gözlüklerinin üstünden kaşlarını çatarak çıkıştı karısına.
—- En doğrusunu yapmış rahmetli.Bak erken yaşta dört çocuk doğurup yol aldın. Boyun kadar çocukların var. Erken kalkanla erken evlenen yol alır demişler.Hem ben kararlıyım, hiç öyle duygu sömürüsü falan yapmayın.Kızın kısmeti iyi yerden açıldı. Bugün yarın istemeye gelirler. Kafamı ütüleme boşuna dır dır etme.
Kocasının Nuh deyince peygamber demeyeceğinin, kararından vazgeçmeyeceğinin farkındaydı kadın ama kızının da kendisi gibi erken yaşta evlenip sıkıntı çekmesine gönlü razı değildi.
Kocasına bir kez daha yalvardı.
—- Kurbanın olayım bey! Etme eyleme kızımız hevesli okumaya. Günahına girdik üniversite kağıtlarını da göstermedik. Bari bırak da liseden sonra bir iki sene baba evinde rahat etsin yavrum belki bir işe girer çalışır.
Adam iş arkadaşının oğlunu beğenmiş kızının sözünü vermişti bile.
—Boş boş konuşma sen benim dediğimi yap. Tanıdık bildik insanlar çocuk desen temiz ahlaklı, içkisi yok kumarı yok. Çalışıyor işi gücü yerinde kayınpederi de öyle. Evin tek erkek çocuğu aç mı kalacak, çalışıp da ne olacak ? Otursun evinde.
Gül yüzlü Dilâra üniversite sınavının şokunu hâlâ atamamıştı üzerinden. Sınavı iyi geçmişti kazanacağından emindi, edebiyat okuyacaktı. Arkadaşlarının hepsinin sınav sonuç belgeleri gelmişti ama kendi sınav sonuçları ortada yoktu. Aklı almıyordu oysa babasının çalıştığı iş yeri adresiydi.Evrak gelip de nasıl kaybolmuştu bir türlü aklı almıyordu.
Sene 1985 şimdiki gibi cep telefonları zamaı değildi. Küçük bir ilçeden vilayete gidip kendi başına araştırma fırsatı hiç yoktu.En yakınları tarafından sınav sonuçları belgesinin kayboldu yalanına inandırılmıştı.O yaşta hayatı hakkında verilen evlilik kararına boyun eğmek zorunda kalmıştı.
Liseden Haziran ayında mezun olan on yedi yaşındaki Dilara’ nın, Kasım ayında da nişan, Temmuz ayında da düğün merasimi yapıldı.
Sabır hırkasını giydirip yolcu ettiler koca evine. Evlenip gittiği evde; üc görümce, hürrem kayınvalide, despot bir kayınpeder ve namusunu koruyacak kocası vardı.
Liseden hemen sonra erken evlilik genç kızın okuma hayâlini de dondurup rafa kaldırdı.
Gittiği kalabalık koca evinde güzel ahlâkı sayesinde uyum içinde yaşayıp geçim hatırı için biat etti.İki evlat doğurup sevgiyle büyüttü, okuttu. İki oğlu da üniversite mezunu oldu. Biri İktisat biri de tıp fakültesi bitirdi.
Gül yüzlü Dilara’ nın içindeki okuma aşkı hiç sönmedi. Çocuklarını büyütürken kendini de okuyarak geliştirdi. Hiçbir şey için geç değil diyerek yarım kalan hayâli üniversite eğitimine de başladı. Oturdu bir de kitap yazdı. Kültür Bakanlığı’ nın tescilli yazarı oldu. Elli dört yaşında büyük bir aşkla okumaya ve yazmaya devam ediyor.
Okuma Aşkı
258
Önceki Gönderi