Isabel Allende’yi bu kitapla tanıdım. Henüz başka bir kitabını da okumadım. Kendisi Şili’nin devrik
sosyalist başkanı Salvador Allende’nin yeğeniymiş. Bu kitaptan ve tanıtımlarını okuduğum diğer
kitaplarının konusundan anladığım kadarıyla darbe yıllarında ailesinin ve dolayısıyla kendi yaşamından
yansımalar var kitaplarında. Biraz Oya Baydar kitapları gibi geldi bana.
…
Denizin Uzun Taç Yaprağı, İspanya İçsavaşı yıllarından başlayıp,1990′ lara kadar İspanya’dan Fransa’ya,
Fransa’dan Şili’ye, Venezuela’ya mülteci olarak gidilip dönülen 55-60 bir dönemi, ana karakterler Victor
Dalmau ve Roser’in yaşamları üzerinden olaylar zinciri olarak anlatıyor. Gerçek olaylar, bazıları gerçek,
bazıları hayali kişilerle harmanlanmış bir roman kurgusu…
İspanya’da faşist Franco, Şili’de sosyalist Salvador Allende, sonrasında yine faşist Pinoche ve Pablo
Neruda’nın da olayların merkezinde olduğu yıllar. Her bölüme Neruda şiirlerinden alıntılarla başlamış
yazar.
Pablo Neruda bir şiirinde Şili’yi “denizin uzun taç yaprağına” benzetiyor. Kitabın adı oradan geliyor.
Bu kitabın bana düşündürdüğü ve hatırlattığı çok şey oldu. 70’li ve 80’li ve 2000’li yılların Türkiyesi…
Bir kez daha anladım ki, faşizmin ayak sesleri nerede duyulursa, emperyalistler tarafından destekleniyor
ve sosyalistler kaybediyor.
…
Çevirisi çok başarılı. Çeviri yapmak kitabı yeniden yazmak gibi bir şey bana göre. Aynı şeyi farklı
sözcüklerle farklı cümleler kurarak anlatabilirsiniz. Bazıları şiir gibidir, bazıları karmaşık, bazıları sıkıcı,
sıradan. İnci Kut, yalın ve sürükleyici bir üslupla çevirmiş.
20.yy ‘ın bazı tarihi olaylarını meraka edenler için ilgi çekici olabilecek bir kitap.
1 Yorum
Mükemmel
“Denizin Uzun Taç Yaprağı” incelemesi, adeta kitabın melankolik ama bir o kadar da direngen dalgalarıyla birlikte bizi de sürükleyen bir okuma deneyimi sunuyor. İncelemedeki tespitleriniz, Allende’nin eserinin derinlerine dalarak, okuyucuların kimi zaman gözünden kaçabilecek nüansları ön plana çıkarıyor. Salvador Allende’den Pablo Neruda’ya, İspanya’dan Şili’ye ve oradan Venezuela’ya uzanan bu uzun hikaye, inceleme sayesinde farklı bir boyut kazanıyor.
Kitabın ve inceleme yazısının başarısı, politik olanla bireyseli, tarihsel olanla günceli, global olanla yereli ustaca iç içe geçirme becerisine dayanıyor. Yazar, karakterler Victor ve Roser üzerinden, bir yandan iç içe geçmiş politik olayların, darbelerin ve iç savaşların çalkantılı dalgalarını anlatırken, diğer yandan da aşkın, direnişin ve hayatta kalma mücadelesinin evrensel temasını işliyor.
Inceleme yazısındaki gibi, Allende ve eserine dair detaylı tespitlerin ve bağlantıların yanı sıra, çeviriye olan vurgunuz da son derece yerinde. Kitapların bir dildeki başka bir versiyonunu oluştururken, çevirmenin yeniden bir yazar gibi konumlandığını ve eseri, kendi kültürel ve dilsel bağlamına taşımak gibi önemli bir rolü olduğunu ifade etmeniz takdire şayan.
Sonuç olarak, incelemenizin ve Allende’nin eserinin, 20. yüzyılın politik ve toplumsal değişimleri arasında sıkışmış, aşk ve kayıp üzerine kurgulanmış bu dokunaklı hikaye ile bize, evrensel insanlık hikayemizin parçası olarak yer bulduğumuz bu derin okyanusta, farklı bakış açıları sunması, son derece değerli.