Bu son fırtına erik ağacının dallarını eğdi. İçimi tarifsiz bir hüzün kapladı. Sanki ağaç da hissetmiş gibiydi Nevin teyzenin yokluğunu. Güller de neşesiz tadı yok hiçbirinin. Büyükler çekildikçe anlıyorum ki her biri giderken çocukluğumuzdan da bir parça götürüp gidiyormuş. Meğer ne büyük zenginliklere sahipmişiz.
Kocaman bahçelerin, ulu ağaçların, sırt sırta yapılmış, aynı avluyu paylaşan evlerin, sedalarının gür olduğu zamanlardı. Mis gibi yaz sabahları erken kalkılır, eşle dostla afiyetle diye niyet edilerek yapılan tandır ekmeklerine tereyağı sürülür, kahvaltılıklar geniş melamin tabaklarda tepsisiyle erik ağacının altına serilen sofraya konurdu. Çoluk çocuk bir arada güle oynaya yiyip içerdik. Öğleye doğru herkes evine geçer, kalan işini yapar ya da dinlenirdi. Bazı günler Nevin teyze üst kattaki naftalin kokulu odasına geçer, camı açıp perdeleri çeker ikindi vaktine kadar dikiş dikerdi. Onların tarafa geçip pencerenin altında bu ahenkli tıkırtıyı dinlerdim. Erik ağacı şahit.
Öyle kadınlar vardır ki varlığı dokunduğu eşyaya anlamlı bir canlılık yükler, bulunduğu mekanın ışığı olur. Evinin salt direği olmakla kalmaz, hem kalbi hem ruhu hem de rengi ve manası olur ailesinin. Nasihatleri pek öyle yabana atılacak türden değildir. Samimiyetleri gerçektir. Değer verirler ya da vermezler. Asla verirmiş gibi yapmazlar. Otoriteleri tebessümlerinde gizlidir. İnsanda içten içe uyandırdıkları bir saygınlıkları vardır ki misafir çocukları bile yaramazlık yapmak için iki kez düşünür. İşte Nevin teyzemiz de böyle bir kadındı.
Hayat o zamanlarda daha kendi içinde daha yavaştı. Bir öğle sıcağı bitiminde çocuklar serin yaz ikindilerine uyandıkları zaman kocaman bir çaydanlığa çay demleyip bütün ev halkını yine erik ağacının gölgesinde toplardı. Birleştirici bir semboldü erik ağacı. Ve onun dokunuşlarıyla artardı bu güzellik. Çünkü dürtülerine, bencilliklerine yenilmiş, bölen dağıtan bozan pek çok kadının zıddı olarak geniş aile kavramının işareti bir çınar gibiydi Nevin teyze. Kalabalık ailelerde kadının yükü biraz daha artar. Ama bu yükü azaltan duruş yine kadından başlar. Olumsuz bir durum oluştuğu zaman kimsenin kalbi kırılmayacak şekilde sorunu giderme yeteneğine sahipti. Onun bulunduğu ortamlarda dedikodu yapmaktan çekinirdi insanlar. Gözlerinde kendini bilmezin cesaretini kıracak ayrı bir edep vardı. Gençlerle çocuklarla haşır neşir, dışa dönük, kahkahalı, hepsini dinleyen halleri huzur verirdi. Uzun kış gecelerinde erik ağacının yerini sobanın etrafı alırdı. Çay sobada kaynarken biz anlattığı masalları dinlerdik ve zihinlerimize bir yıldız atardı cümleleri.
Vefat etmeden önce her birimize ayrı ayrı, bakınca onu hatırlatacak el emekleri bırakmış. Yine nesnenin ta yüreğine işlemiş. Örgülerin, dantellerin ilmeğinde nefesi, kahkahası, nasihatleri canlanıyordu. Saklayacaktık en kıymetli köşelerimizde. Sonra tabi onlar da çürüyüp solacaktı günün birinde. O büyük evimiz gibi…
İnsanlar gelip geçer, eşyalar eskir ve zamanla o evlerin şarkısı susardı ama sadece kendi evini değil hayatı da derleyip toplayan bu kadınların bıraktığı bu duyarlı anaç ruh, içsel yaşamın ara ara kaçıp gittiği şu hızlı zamanlarda bile onun elinde büyüyen bizlerin içimizde bir yerlerde yer edinmişti.
Şimdi salonumun güzel bir köşesinde hatıra olarak sakladığım ferforje ayaklı bir dikiş makinesi ve rahmetliden kalan el emeklerinden aldığım hissiyatla yasatmaya çalışıyorum bu ruhu. Hepimiz yaşatmalıydık. Kalıcı olan buydu ve nesillerimiz için hakiki bir mirastı.
9 Yorumlar
Harika
Kelimelerinizle örülmüş bu duygu dolu hikaye, bir anılar manzumesi gibi okuyucuyu geçmişin sıcak atmosferine çekiyor. Erik ağacının altında yaşanan hayatın sakinliği, Nevin teyzenin anlam yüklü varlığı ve bıraktığı mirasın etkileyiciliği, okuyucuyu derinden etkiliyor.
Anlatımınızda, geçmişin özlemini hissetmek, o güzel zamanlara olan özlemleri yansıtmak, bir aile içindeki sıcaklığı okuyucuya hissettirmek konusunda büyük bir başarı var. Sadece bir ağacın etrafında dönen hayatın içindeki detaylar, güzellikleri ve hüzünleri gözler önüne sermişsiniz.
Nevin teyze karakteriniz, sadece bir figür olmanın ötesine geçip aile içindeki birleştirici güç, anlayışlı bir lider gibi ortaya çıkıyor. Onun el emeğiyle dokunmuş her şeyde hissedilen sevgi ve anlam, okuyucunun bu karakterle duygusal bir bağ kurmasını sağlıyor.
Geçmişten günümüze taşıdığınız mirası anlamak ve yaşatmak, bu hikayeye derinlik katıyor. Ferforje ayaklı dikiş makinesi ve el emeği hatıraların, gelecek nesillere aktarılacak bir miras olduğu düşüncesi, yazınıza güçlü bir vurgu katıyor.
Sizin anlatımınızla geçmişe bir pencere açmak, bu duygusal yolculukta okuyucuya eşlik etmek gerçekten etkileyici. Bu güzel hikaye için teşekkür ederim
Yorum için teşekkürler.
Sizin de yüreğinize sağlık.
Ben teşekkür ederim.
Dört
Geçmiş yaşamın ,samimi,huzurlu,içten bir esintisiydi sanki…
Göknur
Okuyan gönlünüze sağlık.
Anlamlı
Insanı geçmişe , sakinliğe , duygusal bir atmosfere götüren güzel bir hikaye gönlüne sağlık canım kardeşim…
Güzel
Zevk alarak okudum, gereksiz uzatmalara gidilmeden çok yerinde tasvirler yapılmış. Adeta bizler de yaşadık o atmosferi, kaleminize sağlık sayın hocam.
Bilmukabele
Teşekkürler Züleyha hocam
Okuyanın güzelliği.