Akışı olmayan su dibini veya olduğu alanı olduğu gibi bataklığa çevirir. Bataklığa saplanır iseniz sizi
aşağıya doğru çeker. Kurtulmaya çırpındıkça daha da batarsınız. Kıyaya yakın iseniz sağlam bir yerden
tutunup kendinizi yukarı doğru çekerek yok ise vücudunuzu sakinlikle ve bir bütünlük halinde yukarı
doğru ittirerek kurtulabilirsiniz.
Her şeyi yutmasına rağmen bataklıklar zengin bitki çeşitleri barındırır ve değişik canlı türlerine ev
sahipliği yaparlar. Kimi geçmiş medeniyetlerde bataklıkların toprak taşıma yöntemi ile kurutularak
verimli tarım alanlarına dönüştürüldüğü görülmüştür.
Bataklığı iki şekilde ortadan kaldıra bilirsiniz ya kurutacaksınız ya da su kanaları açıp akış
sağlayacaksınız. Bataklıkların kimi zamanlarda doğasal şartlardaki değişiklikler sebebi ile kuruduğu da
bilinmektedir.
Bataklık olmanın olumsuz yönlerinde suyun kabahati yoktur. O bulunduğu tabiat şartlarının gereğince
bataklığın bir unsuru olmuştur. İnsan tabiatı en iyi şekilde değerlendirerek bataklıklarda bulunan onca
verimden, bitki ve canlı türlerinden en iyi şekilde istifade edebilir.
Suyun halleri vardır. Sıvı, katı ve gaz…
İnsanında halleri ve durumları vardır. Akışı olmamak da bunlardan birisidir ve bataklığın olumsuz
yönlerini içinde bulundurur. Bu durumdan kurtulmak için öncelikle ruhsal ve bedensel bir sakinlik,
kararlılık içinde olması gereklidir. Aynı zamanda kendisine hayatın ve yaşamın kanallarını ona açarak
kendisine ve topluma faydalı bir insan olmasına vesile olacak bir dala bir imkâna muhtaçtır. Eğer bu
dal ve imkân ona uzanmaz ise içine düşeceği bataklık kendisini ve çevresinde ki yakınlarını da içine
çeker. Düşünce ve duygularda olmayan akışın sonucu oluşacak olumsuz hayatı yaşamaya teslimiyetçi
yaklaşım ile oluşan bataklıktan yalnızca o insanın kabahati yoktur.
Toplumunda her insan kendi aklı fikri ve imkânları doğrultusunda toplumun tüm bireylerinden
sorumludur. Bataklılarda oluşan pislik, haşere ve atmosfere karışan koku ve zararlı gazlar nasıl insan
ve tabiatın sağlığını olumsuz etkiliyor ise toplumsal huzurlar bireysel veya grupsal olarak yaşanamaz.
İnsanı kazanımcı anlayışlar yerine dışlayıcı yaklaşımlar toplumun içinde uç gruplar ortaya çıkmasına
neden olacağı gibi kültürel, ahlaki ve sosyal-ekonomik yapılara ağır darbeler vuracaktır. Oluşacak bu
tahribatın meydana getireceği bozulma gelecek kuşakları da etkisi altına alacağı için toplumun temeli
kurumların büyük ölçüde yıkılmasına neden olacaktır. İnsan yaşamına saygı ve insani değerlere göre
hareket etmenin yerine edinilen toplumsal ruhsal bozukluğun neden olduğu günü kurtarmak ve aşırı
sahip olma hırsına neden olan güdülerle hareket edilecektir.
Unutmamalıyız ki ruhları kararmış bireyler toplumların en büyük felaketidir.
Tüm bunları göz önüne aldığımızda genel huzur, mutluluk, kalkınma için karmaşadan, anarşiden,
cahillikten uzak kalmak adına insanlara ilerleme kanalları açılmalıdır. İçsel ve toplumsal bataklıkların
kurutulması sonucunda bireylerin topluma katılımı ve etkin faydalarının artması sonucunda daha ileri
ve kalkınmış bir toplum olmak insanın elindedir. Uçurumlardan aşağı düşmemek ve felaketlere
uğramamak için bunu gerçekleştirmek zorundadır.
İnsan aklı, fikri ve iş gücü ile yaratılmışların en verimli olanıdır. Yeter ki kendisinin ve toplumdaki her
bireyin insan olduğunu unutmasın ve kendisine verilen bu vasıfları toplum olmanın gereğince
kullansın.
Akışı Olmayan Sular
588
Önceki Gönderi