Kırk yaşlarında bir kadın; sekiz yıl önce eşinin İhanetinden dolayı boşanmış ve kendini iki kızına adamış bir anneydi Züleyha.
Ruhu okyanuslar gibi derin, düşünceleri gök yüzü kadar parlak, yüreği masum bir çocuk kadar tertemiz zarif bir kadındı Züleyha.
Hayat mı ona değer vermedi yoksa insan mıydı onu değersizleştiren?
Yusuf ve Züleyha iki dost, iki arkadaş, iki kardeş gibiydiler. Yaklaşık üç yıldır tanışıyorlardı. Züleyha derin bir insandı. Yusuf’un yaralarını görmüş ve bir psikolog edasıyla ona yardımcı oluyor, onu iyileştirmeye çalışıyordu… Züleyha’nın bilgi, birikimi ciddi anlamda Yusuf’a fayda sağlamış ve adeta karanlık dünyasına bir ışık olmuştu.
Züleyha psikolog değildi ama bir psikologtan da farklı değildi. Kendini iyi yetiştirmiş bir kadındı…
Yusuf ve Züleyha uzun bir süre aradan geçtikten sonra bir çay bahçesinde buluşmaya ve dertleşmeye karar verirler.
Çay bahçesi ağaçlarla kaplı, etrafı çiçeklerle süslenmiş mini bir cenneti andırıyordu. Şehirden uzak doğa ile iç içe olan bu bahçe gelenlere huzur veriyordu…
Karşılıklı oturan Yusuf ve Züleyha iki sırdaş gibi birbirlerine bakıyorlardı. Konuşmayı başlatan Yusuf, sorar züleyha’ya:
_Nasılsın Züleyha?
_Hiç iyi değilim Yusuf. Ruhen bedenen hiç iyi hissetmiyorum…
_Hiç kimse iyi hissetmiyor
_Doktora gittim, damla verdi psikiyatri artı psikolog terapisi…
_Bir psikolog olan sen psikiyatri tedavisi mi göreceksin?
_Evet
_Geçmiş olsun can arkadaşım.
_Teşekkür ederim.
_Dikkat etmelisin kendine; yakışıyor mu sana kendini böyle salıvermek?
_Baş edemiyorum, depremde tetikledi. Biran evvel bitsin bu yıl, bu yılı da aratmasın gelecek yıllar. Ben hiç iyi değilim, Ruhen çöktüm Yusuf.
_Neyin var, konuşmak ister misin Züleyha?
_Neyi anlatayım Yusuf? Boş ver beni sen nasılsın?
_Ben canlıyım Züleyha.
_Canlı mı?
_Evet. Canlı olmakla yaşamak arasında fark yok mudur Züleyha?
_Var tabi.
_Hangisi daha anlamlı?
_Yaşamak…
_İşte bende o yok… Sen yaşa, zira yaşamak sana çok yakışıyor Züleyha.
_Ben kimseyle konuşmuyorum, sadece kızlarımla konuşuyorum.
_Benimle de mi konuşmak istemiyorsun?
_Sen cansın, dostumsun, seninle konuşmamak olur mu hiç Yusuf? Telefonlara cevap vermiyorum. Hiç iyi değilim, normal değilim.
_İyi olmalısın, normale dönmelisin, kendini bırakamazsın Züleyha.
_Başaramıyorum Yusuf.
_Sen mi başaramıyorsun? Dalga geçme benimle, sen sıradan bir kadın değilsin; senin anlamın çok büyük bende Züleyha.
_Keşke dalga geçsem. Hep kötü bir şeyler olacak düşüncesi beynimi kemiriyor Yusuf.
_Negatif düşünceler mi seni mahkum etmiş?
_Evet.
Yusuf, hayretle bakar Züleyha’ya… Ve;
_Yapma Züleyha, sen ki beni negatif düşüncelerden soyutlamak için bir psikolog gibi ilgileniyordun. Şimdi sen mi o zindana düşmüşsün?
Bir insan ne kadar derin olursa olsun, ne kadar bilge olursa olsun, ne kadar tecrübeli olursa olsun her zaman pozitif ruh halini sergileyemez. Hayat, parçalardan oluşan bir bütündür; mevsimler birbirinden çok farklı olsada hayatı oluşturan birer parçadır. Gece ve gündüz taban tabana zıt olmasına rağmen bir günü tamamlayan birer parçadır. İnsan da böyle değil midir Züleyha? Burada önemli olan negatif düşüncelerin oluşması değil, asıl önemli olan insanın negatif düşüncelere mahkum olmamasıdır.
_Elimde değil, başaramıyorum Yusuf. Sabah uyanır uyanmaz başlıyor…
_Teslim olma Züleyha. Bu halin bir nedeni var, ruhunu kemiren Bir şeyler var fakat anlatmıyorsun.
_Depremde başladı… Okul tatilinde kızlar babalarıyla kavga edip üzüldüler ve benim midem düzelmedi… Şimdi her yerim ağrıyor, yaşama sevincim yok, gülsem bile kötü bir şeyler olacak diye korkuyorum. Kızlarıma sarılsam Allah ayıracak gibi hissediyorum… Yusuf ben gök gürültüsünden çok korkuyorum; bana depremi hatırlatıyor. Panik geçiriyorum Yusuf.
_Korkacak bir şey yok ki Züleyha.
_Elimde değil Yusuf elimde değil. Beni anlıyor musun?
_Anlamaz olur muyum. O hal, öyle bir haldir ki insan adeta kendine acı çektirmek için çaba sarfeder.
_Söyle bana Yusuf bu halin içinden nasıl çıkacağım? Bugün ilaç tedavisine başlıyorum.
_Bir süre ilaç tedavisine devam et, fakat Bilki asıl ilaç senin beyninde. Her şey beyinde başlar ve orada biter.
_Evet, hepsini biliyorum beynimdeki konuşanı bir susturabilsem her şey bitecek ama susturamıyorum..
_Meleklerine(kızlarına) onlardaki güzelliği, masumiyeti gör. Sen bir annesin, onları kendini bırakarak yıpratmaya hakkın yok Züleyha.
_Onlarda beni bırakıp gidecek, o da beni üzüyor Yusuf.
_Nereye gidecekler?
_Üniversiteye.
_Gitsinler. Belki yaşadığın şehirde kazanırlar üniversiteyi. Neden hep olumsuz düşünüyorsun?
_Büyük kızın bu şehirde okumak istemiyor. Eninde sonunda gidecekler işte ve ben yapayalnız kalacağım.
_kızlar gidince sen de evlenirsin Züleyha, ruhuna dokunan biri yalnızlığını giderir.
_Kim ne yapsın beni Yusuf?
_Neden kendini bu kadar değersiz görüyorsun? Sen sevilmeye layık bir kadınsın Züleyha.
_Değersizlik duygusundan bu haldeyim zaten, hastalığımın nedenini biliyorum. Kaç haftadır kitap okuyorum; neden, niye diye ama çözümü de biliyorum fakat başaramıyorum çünkü öz sevgim yok Yusuf.
_Sen deli misin, aklını mı yitirdin Züleyha?
_Galiba deliriyorum Yusuf.
_Hayır, hayır senin sorunun deprem tetiklemesi değil, senin asıl sorunun yalnızlık korkusu ve günün birinde tek başına kalacağını düşünerek olumsuz kurgular kuruyorsun. Bu kurgular ise senin canını yakıyor Züleyha.
_Her şeyden korkuyorum Yusuf.
_Her şeyden kormuyorsun; korktuğun tek şey yalnızlık.
_İnsan gök gürültüsünden korkar mı Yusuf? Büyük kızım beni sakinleştiriyor.
_ Elbette korkar Züleyha, bundan daha doğal ne olabilir ki?
_Ben daha önce böyle değildim Yusuf.
_Çünkü daha önce kızların küçüktüler. Şimdi ise büyüdüler ve onların gideceği belirginleştiği için gizlediğin yada umursamadığın o korku gün yüzüne çıkmaya başladı. Artık sen onların gidişini yakın görüyorsun Züleyha.
_Olabilir. Ben kendi hayatımı yaşamadım Yusuf. Her şeyimi kızlarıma verdim.
_Ama şöyle bir durum var Züleyha. Onlar gidince sen daha özgür olacaksın ve bir insana olan ihtiyacını kızların daha iyi anlayacak ve seni özgür bırakacaklardır…
_Şimdi de onlar istiyorlar, hayatımda birinin olmasını. Fakat ben istemiyorum. Zira artık hiç kimseye, sevgiye, aşka inanmıyorum Yusuf.
_Kızların dahi seni anlıyor ve yalnız kalışına razı gelmezken, sen neden kendini kapatıyorsun dış dünyaya? Açmalısın gönül kapını Züleyha.
_kimse yok Yusuf, kime açacağım gönül kapımı? Yeterince yıprandım kalmadı içimde hiç kimseye güven.
_Bir kişinin faturasını herkese kesmeye hakkın yok, bu adil bir yargı değil Züleyha. Gönül kapını açmalısın, yüreğini sarıp sarmalayan biri olmalı hayatında.
_Bu devirde var mı böyle biri Yusuf? Ben bulamadım böyle birini, bu saatten sonra da aramıyorum.
_Mutlaka vardır. Sen bulamadın diye yoktur anlamı çıkmaz. Sen güzel bir yürek taşıyorsun bağrında. Ben senin o güzel yüreğini görebiliyorum. Sen harika bir kadınsın, her erkek hakedemez seni. Bir erkek senin değerini bilmedi diye bütün erkekler aynıdır algısı doğru bir algı değil Züleyha. Anlamıyorum, neden böylesi zarif yürekli kadınlar genelde kadir kıymet bilmeyen adamlara yar olur da, sonrada ziyan olurlar…
_Belkide cezalandırılıyorum Yusuf.
_Neden, ne suç işledin? Suçun zarif bir kadın olmak mı, aşkı istemek mi, sevilmeyi, sayılmayı istemek mi, sadakatli bir erkeğe yar olmayı mı arzulamaktı, bir erkeğin koynunda solmayan bir gül olmayı mı istemekti suçun? Hadi söyle Züleyha nasıl bir suç işledin ki cezalandırılıyorsun?
_Bilmiyorum Yusuf bilmiyorum. Ben hiç bir şeyi başaramadım..
_Ve sadece kendini suçlamayı, kendini yargılamayı ve kendini cezalandırmayı başarıyorsun değil mi Züleyha? Bir kadın, aşka dönüşmüşse, sevdanın ete kemiğe bürünen hali olmuşsa bu suç mu Züleyha?
_Artık hiç kimseyi sevmeyeceğim Yusuf.
_Asıl suç nedir biliyor musun Züleyha? Aşktan, sevdadan, zarafetten anlamayan bir adamın yüzünden herkesi yok saymaktır.
_Yok ben çekiyorum aynı tipte insanları kendime. Çünkü kendimi sevmiyorum. Kendimi sevseydim, karşımdakinden sevgi beklemez, dilenmezdim ve ilk yanlışında siler atardım. Param var fakat kendime bir şey almıyorum. Koptum hayattan, öldü yaşama sevincim Yusuf anlıyor musun beni?
_Kendine iyi bak ve düşmanlarını kahret Züleyha.
_Bunu nasıl başaracağım Yusuf.?
Kendine iyi bakarak, güzel elbiseler giyinerek, bir kadın olduğunun bilincinde olarak…
_Kendime hiç bir şeyi yakıştırmıyorum.
_Yanlış düşünüyorsun Züleyha; yüreği güzel bir kadına güzel olan her şey yakışır. Hayata dolu dolu bakmak yakışır, gülmek yakışır…
_İçimden gelmiyor, ne olur anla beni Yusuf?
_Sen sana yakışmayanı, kendine yakıştırarak düşmanlarının yüreğine su serpiyorsun ve bunun farkında değilsin. Oysa sen özgür bir kadınsın, iradene kota koyan yok. Düşüncelerini hayata geçirebilirsin. Ama sen ne yapıyorsun Züleyha? Kapanmışsın içine hayatla bağını kesmişsin…
_Evet, öyle oldum Yusuf.
_Yani bunun farkındasın?
_Evet Yusuf. Her şeyin farkındayım. Hastalığımın nedenselliğini de biliyorum yapmam gerekenin ne olduğuna da çözdüm fakat uygulayamıyorum…
_Farketmek güzeldir. İlk adımdır. Bir ayağını atmışsın fakat diğer ayağını bağlamışsın. Şimdi yapacağın şey bağladığın ayağının düğümünü çözmektir.
_Evet. Sanırım öyle. Dışarı çıkıyorum, yürüyüş yapıyorum fakat ağrılarım geçmiyor. Belki hastalık olmasa daha kolay atlatacağım. Dört ay oldu mide rahatsızlığım.
Ağrılar sırtımda yılan gibi dolanıyor Yusuf.
_Yavaş yavaş, birden düzelmez. İstikrar, azim ve sebat ile sürdürmelisin. Senin duyguların yaşamıyor. Duygularını yeniden diriltmelisin. Şayet duygularını diriltirsen güneş hayat pencerene yeniden gülümseyecektir.
_Biliyorum Yusuf. Fakat birinin sevipte aldatmayacağına dair inancım kalmadı.
İnsanlar çıkar ilişkisi istiyor benden, onu ben istemiyorum. Oyun oynamayi beceremediğim icin bu haldeyim. Seviyorum deyip diğerleri gibi kendimi mutlu etseydim zaten bu halde olmazdım Yusuf. Alkol alıyordum artık içemiyorum, kahveyi seviyordum o da bana yasaklandı, şimdi Elimde sadece sigara kaldı…
_Senin şifan samimi, dürüst, içtenlikli bir aşktır Züleyha.
_O da yok Yusuf…
_O olsa, sen on sekiz yaşında hayat dolu genç bir kıza dönüşürsün Züleyha.
_Ben kime güvenip seveyim Yusuf?
_Kim bilir belki çıkar biri karşına, ruhuna, yüreğine dokunur, duygularına can olur Züleyha.
_Sanmıyorum Yusuf.
_Ve o biri karşına çıktığında da ben seni kaybetmiş olacağım Züleyha.
_Yok Yusuf, yok. Ben dostlarımı unutmam.
_Biliyorum unutmazsın Züleyha ama artık bu kadar rahatta konuşamazsın benimle…
_Seni kaybetmek pahasına, çıksın isterim karşına, ruhu ruhuna dokunan biri…
_Çıkmaz, merak etme Yusuf.
_İnşallah çıkar karşına. Tüm kalbimle diliyorum bunu Züleyha.
_Hayırlı olanı, Allah neye razı geliyorsa onu yaşatsın…
Geçecek diyorum, isyan etmiyorum, sakince bekliyorum belki sabırdan sonra güzel şeyler olacak diyorum ama geçmiyor Yusuf geçmiyor.
Şimdi alkolü neden içtiğimi anlıyor musun? Ben beynimi uyuşturuyorum…
_Anlıyorum. Bir kitapta okumuştum. Kitapta alkolü içen Bir adamın dramını anlatıyordu yazar. Fakat alkolün geçici bir pansuman olduğunu, yarayı iyileştirmediğini de ifade ediyordu. Alkol, sorunları çözmeye değil, geçici de olsa beyni, sorunları düşünmemeye sevkeder. Beyin uyandığında sorunların aynı yerde olduğunu görür ve kaldığı yerden acı çekmeye başlar.
_Bastırmak, unutmak için, biliyorum alkol şifa değil… Eşimden ayrıldığımdan beri direniyorum Yusuf.
_Sen eşinden ayrıldığın için pişman mısın züleyha?
_Hayır, asla pişman değilim. Ben, bana yapılan ihaneti haketmediğim için hazmedemiyorum Yusuf.
_O zaman sen kendini daha iyi hissetmelisin… O kendini kirletmiş ve sende ona kendini yasaklayarak onu cezalandırmışsın Züleyha.
_Ama cezasını kızlarla ben çekiyoruz. Yıllarım bomboş geçti ve ben yaşlandım Yusuf.
_Anlıyorum seni Züleyha. Fakat bunu düşünmemelisin. Sen kendini kurtarmışsın. Kızların senin yanında üstelik onlarla arkadaş gibisin…
_Çok şükür kızlarla bir sıkıntım yok, onlar bana annelik yapıyor…
_Ne güzel.. .
_Ama büyük kızım “bizim sevgimiz senin eksik yanını tamamlamayacak, hayatında biri olmalı anne” diyor.
_Doğru diyor kızın Züleyha.
_Ya kötü biri çıkarsa? dediğimde. “denemeden bilemezsin ki anne” diyor.
_Kızın senden daha iyi düşünüyor Züleyha.
_Nereden bulayım birini? diyorum. “evden çıkmazsan, içine kapanırsan, hayatla bağını kesersen bulamazsın anne” diyor. Kim beni ne yapsın? Kendine bakacaksın, kendine çeki düzen vereceksin ki birileri seni farketsin anne” diyor.
_Vallahi kızın senden akıllı Züleyha. Olgun ve makul düşünüyor…bırak bu hantal halini, kendine gel, kendinle buluş, kendinle barış, kendine çeki düzen ver; unutma ki sen bir kadınsın Züleyha.
_Ben kalabalıkları sevmiyorum Yusuf.
_Hayatla yeniden bir bağ kurmalısın. Hayatı görmelisin, hayattaki kendini yaşama atmalısın. Senin ruhun engin, düşüncelerin derin ve üstelik bir kadınsın. Söyle bana Züleyha, her kadın bu kadar derin olabilir mi, kültürlü, bilgili, birikimli olabilir mi? Sen paha biçilmez bir cevhersin fakat ne yazık ki bu cevherin farkında değilsin Züleyha.
_Farkındayım Yusuf. Zaten o yüzden yalnız ve bu haldeyim..
_Kendine gel Züleyha. Hiç bir kadın kendini kolay kolay bırakmaz. Sen neden kendini böyle bırakıyorsun?
_Anlattım sana Yusuf. Şuan tek istediğim alkol, içip içip sızmak istiyorum. Tek ihtiyacım şuan o…
_Alkole sarılıp ondan mı medet umuyorsun? Hayır Züleyha hayır. O senin ihtiyacın değil, sen onu ihtiyaç olarak görüyorsun..
_Beynimi susturmanın tek yolu o. Zira beynim konuştukça ben daha kötü oluyorum Yusuf.
_O beynini susturumuyor ki sadece geçici uyuşturuyor…
_Olsun. Gerçi artık o da bana yasak edildi…
_Sana neler oluyor böyle Züleyha? Kalk ve silkelen, ben bu değilim de, ben Züleyha’yım de, ben bir kadınım de… Sen Kendi kendini harcıyorsun Züleyha.
_Biliyorum Yusuf. Her şeyin farkındayım…
_Bilmek yetmez sevgili Züleyha. Bilmek sorumluluk yükler insana, sen neden sorumluluktan kaçıyorsun? Senin kendine merhamet etmeye ihtiyacın var…
_Evet. Herkese, her şeye merhamet ediyorum da bir kendime acımıyor, merhamet etmiyorum Yusuf.
_İlk başta kendine merhamet etmeyi öğrenmelisin çünkü senin sana ihtiyacı var. Kendini sensiz bırakmamalısın Züleyha.
_Üstelik bende, öz sevgi, öz saygı, öz değer eksik. Başta dedim ya hep başkasından bekledim..
_Sevgi dilenilmez Züleyha. Sevgi oluşturulur. Sevgi bir ihtiyaçtır, bir kalp eylemidir. Senin kendini sevmeye ihtiyacın var…
_İşte karşımdakine sevdiği yemeği yaparsam belki sever, karşımdakinin parasına kıymazsam belki sever dedim hep…
_Anlaşılan şu ki; sen hep kendini yok saymışsın Züleyha. Oysa sen hep vardın fakat varlığının farkında olmadan kendini hep yok saymışsın. Eğer sen kendini yok sayarsan, başkaları nasıl sen var saysın? Bir zamanlar ben de senin gibiydim. Tutup çıkarmıştın sen beni o karanlıktan…
_Şimdi de bunu kızlarıma yapıyorum; ne yemek isterlerse onu yapıyorum. Kendimi unutalı yıllar oldu Yusuf.
_Elbette kızlarına karşı fedakar olmalısın, onları mutlu eden bir anne olmalısın. Ancak şu inceliği kaçırmamalısın; her insana fedakar olunmaz, her insanı kendin gibi görmememelisin. Bu inceliği gözlerinde dağ gibi büyütmelisin Züleyha.
_Daha başaramadım. Kaç yıldır ameliyat olmam gerekiyor fakat kızlar için hep erteliyorum.
_Şimdi tam sırası Züleyha. Şayet bunu yaparsan gerçekten yeniden doğmuş olacaksın.
_İşte kızların okulu var şimdi olmaz, tatilde olurum diyorum. Tatil olunca da onların tatile ihtiyacı var diyerek erteliyorum. Ve ben bu şekilde hep kendimi ihmal ediyorum Yusuf.
_Ameliyatını erteleyip duruyorsun. Ya bu durumda sana bir şey olursa gerçekten bu ihmalin kızlarına merhamet olur mu? Aslında sen kendini görmeyerek kızlarını da görmemiş oluyorsun Züleyha.
_Ben çocuğum şuan da, ilgi isteyen bir çocuk gibiyim, ben kadın görünümlü bir çocuğum Yusuf.
_Ama gerçek olan bu değil.. Sen kendini bir çocuk görerek kendini kandırıyorsun. Sen kendini kandırmak için çabalıyorsun. Gerçek olan ise; İlgi isteyen bir çocuk değil, ilgi isteyen, sevilmek isteyen bir kadınsın. O çocuk sen değilsin; senin içindeki bakir kızdır. O gün yüzüne çıkıyor…
O bakir kız sevilmek, ilgi görmek, dokunulmak, okşanmak istiyor ve sende bunun farkındasın Züleyha…
_Bilmiyorum Yusuf bilmiyorum….
_Gayet iyi biliyorsun fakat bu gerçeklikle yüzleşmeye korkuyorsun. İnsan kendi kokularıyla yüzleşmekten hep çekinir. Yaşanmamış duygular insanı rahat bırakmaz. Sürekli rahatsız eder. Senin içindeki kız o karanlıktan çıkmak istiyor fakat sen onun çıkmasına müsaade etmek istemiyorsun. Sürekli onunla savaşıyorsun ve bu savaş seni çok yormuş, çok yıpratmış, hayattan, yaşamdan koparmış züleyha…
_İlk önce sağlığıma kavuşmalıyım Yusuf. Bu halde bana kimse katlanamaz…
_O zaman seni durduran nedir Züleyha?
Züleyha’nın gözlerinde bir ışık ve yüzünde bir tebessüm belirdi.
Yusuf, çayından son yudumu aldıktan sonra “bana müsaade Züleyha. Allah’a emanet ol yüreği güzel kadın” Dedi ve gitti…
1 Yorum
Harika
Bu hikaye, insan ruhunun karmaşıklığını ve duygusal direncin sınırlarını oldukça gerçekçi ve etkileyici bir biçimde ele almış. Karakterlerin iç dünyalarını, yaşadıkları içsel çatışmaları ve insan ilişkilerindeki derinlikleri ustaca işlemişsiniz. Züleyha’nın yaşadığı zorluklar ve Yusuf’un bu süreçteki desteği, okuyucunun duygusal dünyasına dokunuyor ve empati kurmasını sağlıyor.
Özellikle Züleyha’nın karakteri, güçlü ve bağımsız bir kadının yaşadığı zorluklara rağmen ayakta kalmaya çalışmasını simgeliyor. Bu karakter, toplumsal beklentilerin ve kişisel mücadelelerin bir arada nasıl var olabileceğinin güçlü bir örneği. Yusuf karakterinin ise, Züleyha’ya yardım etmek ve onu anlamak için gösterdiği çaba, insan ilişkilerindeki empatinin ve derin bağların önemini vurguluyor.
Hikayenin, okuyucuya sadece bir hikaye anlatmakla kalmayıp, aynı zamanda yaşamın zorluklarına karşı direnç göstermenin ve kendi iç dünyamızla yüzleşmenin önemini hatırlatan bir eser olduğunu düşünüyorum.